Ve işte benim en sevdiğim film, belki 20
kere izlemişimdir(abartmıyorum) :). Birgün tesadüf başladık bu filme, acaba
iyimidir değilmidir diye düşünürken aman allahım, nasıl içine çekti film bizi,
Liam Neeson'a işte bu filmden sonra fecii hayran olmuşumdur. Ben tabii
yaşadığım o keyfi herkes yaşasın istediğim için etrafımda kim varsa bahsedip
izletiyorum filmi, ama kime izlettiysem çok beğendi.
2008'de gösterime girmiş ama ben nasıl
olduysa o zaman atlamışım bu filmi hiç hatırlamıyorum bile gördüğümü belki de
vizyona girmemiştir burada bilemiyorum. Ben 1 sene sonra falan izledim sanırım
vee en sevdiğim film oluverdi hemen.
Konusuna gelicek olursak; Liam Neeson en
başta kızına hasret, yalnız bir baba tipi gibi görünüyor, sonradan göreceğimiz karakterini tahmin bile edemiyorsunuz yani, hatta üzülmüştüm bile onun için. Ama
asıl siz onu kızı kaçırılınca görün, içindeki ajan ortaya çıktı. Tamamen full
aksiyon diyemem ama herşey o kadar
dozajındaki ve adam yani Liam o kadar mükemmel oynamışki inanamadım. İlk
başta onu görünce hiç böyle dövüş sahnelerinde falan başarılı olacak gibi görünmüyor,
yani öyle devasa bir vücuda falan sahip değil ama bayılıyorsunuz izlerken. Bu
da sanırım oyunculuğun gücü oluyor.
Not: Liam Neeson'u tabii mercek altına
aldım bu filmden sonra ve gerçek hayatta 2009 yılında karısını bir kayak kazası
sonucu kaybettiğini okuyunca çok üzülmüştüm. Sadece kayak yaparken düşüyor ve
ölüyor eşi...
benimde en cok sevdigim film
YanıtlaSil