25 Nisan 2012 Çarşamba

Taken 2008


Ve işte benim en sevdiğim film, belki 20 kere izlemişimdir(abartmıyorum) :). Birgün tesadüf başladık bu filme, acaba iyimidir değilmidir diye düşünürken aman allahım, nasıl içine çekti film bizi, Liam Neeson'a işte bu filmden sonra fecii hayran olmuşumdur. Ben tabii yaşadığım o keyfi herkes yaşasın istediğim için etrafımda kim varsa bahsedip izletiyorum filmi, ama kime izlettiysem çok beğendi.

2008'de gösterime girmiş ama ben nasıl olduysa o zaman atlamışım bu filmi hiç hatırlamıyorum bile gördüğümü belki de vizyona girmemiştir burada bilemiyorum. Ben 1 sene sonra falan izledim sanırım vee en sevdiğim film oluverdi hemen.

Konusuna gelicek olursak; Liam Neeson en başta kızına hasret, yalnız bir baba tipi gibi görünüyor, sonradan göreceğimiz karakterini tahmin bile edemiyorsunuz yani, hatta üzülmüştüm bile onun için. Ama asıl siz onu kızı kaçırılınca görün, içindeki ajan ortaya çıktı. Tamamen full aksiyon diyemem ama herşey o kadar  dozajındaki ve adam yani Liam o kadar mükemmel oynamışki inanamadım. İlk başta onu görünce hiç böyle dövüş sahnelerinde falan başarılı olacak gibi görünmüyor, yani öyle devasa bir vücuda falan sahip değil ama bayılıyorsunuz izlerken. Bu da sanırım oyunculuğun gücü oluyor.

Not: Liam Neeson'u tabii mercek altına aldım bu filmden sonra ve gerçek hayatta 2009 yılında karısını bir kayak kazası sonucu kaybettiğini okuyunca çok üzülmüştüm. Sadece kayak yaparken düşüyor ve ölüyor eşi...

1 yorum: